Month: Mart 2008 (page 2 of 2)

Baba Kız şöhret Yolunda Adım Adım… :)

gazete küpür 20dkGünün sürprizi ücretsiz dağıtılan günlük gazetelerden birinin internet sayfasında kendimizi görmek oldu. (Aslında kendi kendimize görmedik, görenler haber verdi elbet. (Alkışlar Ender Amca için)

20dk gazetesinin “Teknoloji Dünyası” bölümünde PCnet’ten Erdal Kaplanseren Babaolmak.com ile ilgili güzel şeyler yazmış. (Benzer haberlerin aksine, siteden kes yapıştır yapmayıp, siteyi gerçekten incelediğini düşünüyorum) Üstelik vakit harcayıp baba-kız fotografımızı da bulmuş. (Fotoğrafa kızımız hayatının ilk elma püresini yiyor, aynı anda hem fotograf makinesi hem kamera ile kaydediliyor)(Editörden günün filmleri: Ed’s Tv ve Truman Show :) )

Güzel bir sürpriz oldu. Teşekkür ederiz.

Aşamalar Tablosu (Milestone Charts)

Babycenter.com‘u çok çok önce tavsiye etmiştim size. Bebeğinizin doğum tarihini sisteme girerek kayıt olduğunuzda hafta hafta bebek gelişimiyle ilgili bültenler yollayıp, zaman zaman indirimler, zaman zaman yeni ürünler hakkında bültenler yolluyorlar. Yanı sıra aklınıza takılabilecek her konuyla ilgili cevaplar bulmanız da mümkün.

Az önce gelen bültenlerden birinde “Bebeğinizin gelişimi doğru şekilde ilerliyor mu?” sorusunu görünce ilgili yazılara tıklayınca çok faydalı bir tablo sistemiyle bebek gelişim aşamalarını gruplandırdıklarını gördüm. 0-36 yaş arasını altışar aylık gruplara böldükten sonra her grubu da “bebeklerin çoğu yapar” “bebeklerin yarısı yapar” “bebeklerin çok azı yapabilir” diyerek üçe bölmüşler. Böylelikle bebeğinizin şu anda yaptıklarını zamanında mı yoksa erken veya geç mi yaptığını karşılaştırmanız mümkün.

Tablolar maalesef ingilizce, umuyorum ki baba olmak konusunda blog tutan bir baba bir gün, vakit bulup söz konusu tabloları Türkçe’ye de çevirir…

1-6 ay 7-12 ay 13-18 ay
19-24 ay 25- 30 ay 31-36 Ay

Hergün Başka Bir İlk…

Mart ayı kızımız için (aslında her ay olduğu gibi) yepyeni ilklerle başladı ve tüm hızıyla da devam etmekte. Herşeyden önce aybaşındaki kontrolün hemen ardından “gerçek” kahvaltılara başladı ve hiç hoşlanmadı. Biraz karışık olan kahvaltı işi hiç hoşuna gitmemiş olsa da yememezlik etmiyor. (Mideye biraz düşkün de kendisi; hafif bir babaya çekmişlik var galiba)

Yine doktor kontrolünün 2-3gün ardından ilk ödev de başarıyla tamamlandı ve kızımız “aferin” ve “alkış” dendiğinde ellerini çırpar oldu. Hatta kendi kendine, elinde hiçbir şey olmadan ses çıkarmak o kadar hoşuna gitti ki gün içinde bir çok tepkisini (elbette ki başta sevinç olmak üzere) el çırparak göstermeye başladı. (Bazı sabahlar uyandığını, yan odadan gelen alkış sesinden anlayabiliyoruz artık)

Bu arada altıncı diş de çıktı, artık altta yanyana dört diş var, her an birini ısırmasını bekliyoruz. Kimseyi ısırmadan önce 12 Mart’ta masadaki tabaklara yaptığı hamlelere güvenerek kendisini bir çuprayla tanıştırdık. Bu tanışmadan en azından Zeynep memnun kaldı ve beyaz eti hapır hupur götürdü. Artık haşlanmış balık etini çorbalarına da karıştırıyoruz.

ilk vesikalik13 Mart, kızımızın ilk vesikalık fotograflarının çekilmesiyle tarihe geçti. Daha önce fotografçı önünden gecerken babasının “hadi cektirelim” teklifini “ne gerek var” diye geri ceviren annesi, kendine vesikalık çektirirken kızının fotograflarını da cektirince bakıp bakıp gülmemeize sebep olan “açıların çocuğu” pozları ortaya çıkmış oldu. (Büyük vrsiyonları için yandaki fotografların üzerine tıklayabilirsiniz)

Yanı sıra yuvarlanmak konusunda hergün kendini biraz daha geliştirip bırakıldığı noktadan 3-4 metre uzağa ulaşmaya başladı. Yanlış anlaşılmasın, emekleme söz konusu değil oturduğu yerden kendini öne attırıp sonra bir kaç tur yuvarlanıyor, çok az miktarda geri gidebiliyor, parke üzerine vardığında göbeğinin üzerinde sağa sola dönebiliyor ve kendini koltukların altına (bir şekilde) sokmayı başarıyor. (Koltukların altına tüm vucudunu soksa da kafası sığmadığı için daha ileriye (aslında geriye) gidemiyor ve sıkışıyor)

zeynep cimenBu pazar ise kızımız “başbaş” yapmayı öğrendi. Üstelik Caddebostan sahilinde, dünyada sadece halı ve parke değil “çimen” gibi farklı yer kaplamalarının da olduğunu şaşkınlıkla gözlemlerken “başbaş”ı öğrendi. Hoş, halen çok hakim değil konuya, babasını sabah başbaş yaparken uğurlayıp, akşam da başbaş yaparak karşılıyor şimdilik. (Başına da biraz sert vuruyor ama bu şimdilik kendisini rahatsız etmiyor olsa gerek) Sahildeki çimenlerin üzerinde Zeynep’in tanıştığı diğer öğeler köpekler ve kuşlar oldu ve hepsini büyük bir şaşkınlıkla karşıladı kendisi.

Hepsinin ötesinde bugün hayatının önemli ilklerinden birini yaşadı Zeynep ve tüm bir günü ilk kez annesinden ayrı geçirdi. Çünkü annemiz çalışmaya başladı.

8.Ay Bitince Neler Oluyor

Tembel baba sonunda biraz gecikmeli de olsa annenin de desteğiyle 8.ay doktor kontrolünü yazabiliyor. (Baba doktor kontrolüne gidemedi maalesef son dakika başka bir sağlık konusuyla ilgilenmek üzere başka birinin yanındaydı; böyle olunca da anne özetledi herşeyi; baba yazdı)

Öncelikle “ebatlar”a değinecek olursak, hanımefendi 69 cm uzunluğunda (ortalamanın çok az üstünde) 8310gr ağırlığında (ortalama) 45 cm kafa çevresine sahip. (Ortalamanın üzerinde… Bazen koca kafa olduğu hissine kapılmamız normal yani; özellikle de üstünü giydirirken)

Bir süredir farklı kaynaklardan “bebeğiniz şu anda ne yapıyor olmalı” bölümlerini atladığımızdan bu ay bazı ödevlerimiz olacağını muayenede öğrenmiş olduk:

– Alkışlamaya başlamalı
– Başbaş yapmalı
– Emeklemeli
– Bir yerlere tutunarak sıralamalı (yok artık)

Mönülerde de ciddi gelişmeler var: Öğlen ve akşam çorbalarına artık balık eklenebilecek. Ve artık sabahları “gerçek” kahvaltı edebilecek küçük hanım. Gerçek derken hemen açıklamak da lazım elbet:
1 tatlı kaşığı pekmez
1 tatlı kaşığı ceviz
peynir (labne)
tahıl
mama ya da anne sütü
yumurta (1/8 den başlayıp 1/2ye kadar her hafta iki katına çıkılarak)
Bu yukarda sayılan heşeyin karıştırılması sonucu “bulamaç” kahvaltı oluşuyor.

Ek ilaçlarda da demir ilacımız 7den 8 damlaya çıktı. Dvit’e devam (4 damla) ekstradan flor hapı. (Ufacık bir şey olsa da genelde çiğneyebiliyormuş veletler,çiğneyemezse ezilip verilecek)

Kontrolün en büyük eğlencesi kızımızın ismine tepki verip vermemesi olmuş. Vermeye veriyor da “Ahmet” filan deyince de benzer tepkiler verebildiği için oldukça eğlendirmiş annesini ve doktorunu. (Bu arada seslenme, ünleme şeklinde çağırmayıp herhangi bir diyalog içinde ismi geçtiğinde de dönüp bakıyor aslında)

Son olarak da dizlerinde oluşan kurumalar bu ay da geçmeyince doktorumuz kortizonlu bir krem vermiş olsa da kullanmaya gerek kalmadan Mustela’nın Stelopia serisinden bir krem sayesinde dizler yine yumuşacık oldu. (Dizlerde kuruma olan, kurumalar egzamaya benzemeye başlayanlara duyurulur)
Sanırım bu kadar.

Newer posts

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑