Dünyanın en komik, en tatlı, en güzel, en çapkın, en deli oğlanı da 9,5 ayı geride bıraktı. (Daha ilk cümlenin sonunda klavyeyi ileri itip yaklaşık 3 dakika kendisini düşünüp gülümsedim; hatta hadi anlatayım, tam olarak da her yazdığım sıfatla ilgili bir an gelip geçti gözlerimin önünden)

Komik… Uyumamaya çalışırken ya da uykusuzluktan over-dose olmuşken bir enerji patlaması yaşayıp da yatakta yatmak yerine düz duvara tırmanma moduna geçtiğindeki halleri…

Tatlı… Bir gülümsemesi yeter ve sanırım tanıdığım en güleç heriflerden biri kendisi. Yavru kedilerin arkasından emekleyip onun varlığı sebebiyle kediler bir şey yaparsa da neşeyle gülüşü geldi gözümün önüne…

Güzel… Banyodan çıkıp da saçları tarandığında, saçlarının taralı kalabildiği o üç buçuk dakikadaki hali.

Çapkın…Anneannesini yazlığında yen tanıştığı ablalara gülümseyişi, yan salıncaktan attığı çapkın bakışlar ve kızlar gittiklerinde arkalarından ağlayışını düşünüyorum da…

Deli… Bir an bile yerinde durmayıp mama sandalyesinde yemek yerken bile kendini öne arkaya sallayışı; bir makarnayla verdiği yoğun mücadele, terliklerin arkasından koşuşu; pusetinde gezerken kendi kendine dakikalarca konuşması ve daha pek çok an gelip geçti gözlerimin önünden

Dokuz ay geride kaldı. Tam o sırada önce sürünmeye sonra emeklemeye başladı. Artık tutunarak yürür halde. Tutunduğu yerden yere geri dönmesi biraz kontrolsüz oluyor bugünlerde ama görünüşe göre önümüzdeki ay yürümeye başlayacak gibi duruyor kendisi.

Anne sütünün yanı sıra son 4 aydır katı gıdayla besleniyor. Önüne ne konsa yiyor. Hala hiç mamaya ihtiyaç duyulmadı. “baby led weaning” denen (benim mesela çok yeni öğrendiğim) koca insan gibi önüne konan yemekleri elleriyle götürüyor; götüremediğini mama sandalyesinden aşağı atıyor ama sonuçta kendi başına besleniyor.

Konuşamasa da her türlü sesi çıkarıp kendince bir şeyler anlatıyor. En büyük kriz anında bile “fış fış kayıkçı”yı duyunca gülümseyip ileri geri sallanmaya başlıyor.

Üstte iki altta iki dişiyle dört dişli bir canavar olarak tuttuğunu yiyebilir durumda.

Hızla kocaman bir adam olmaya doğru gidiyor. Her gün bir mucizeye daha şahit olmamı sağlıyor ve her şahitliğimde annesine bir kere daha teşekkür etmeme sebep oluyor içimden.

Ve büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum sohbet edeceğimiz günü, konsere gideceğimiz, birlikte motosiklete bineceğimiz, kamp yapacağımız ya da içeceğimiz dünleri.

Daha çok mu var? Tecrübeyle sabit ki göz açıp kapayıncaya kadar o günlerde bulacağız kendimizi.