Annelik Masonik Bir Örgüt mü?

Baba Olmak’la hiç ilgisi olmayan bir yazı paylaşıyorum bu Cuma. Babalıkla ilgili değil ama direkt annelerle, anne olmakla ya da olmamakla ilgili. Yazının içinde öyle bölümler var ki, birebir aklımı okuyor yer yer. (Yazarını yakından tanımamla alakası yok)

Anneliğin zaman zaman fazla mı abartıldığına dair sorular var yazının değişik yerlerinde. Ama ana fikri empati üzerine.
Dedim ya; çok güzel, çok sağlam bir yazı olduğu için ataletimden kurtuluo Babaolmak.com’da paylaşıyorum. Bu vesileyle belki ben de güzel yazılar yazmaya başlarım yeniden. (Baksanıza insanlar sadece güzel yazmakla kalmayıp ne de uzun yazıyorlar…)

Uzatmayayım; yazının tamamını okumanızı önerdiğimden başından değil de ortasından alıntılayayım:


Çocuğa yönelik bir tavsiye veriyorsun, anne olmadığın için anlayamıyor oluyorsun. Dıştan bakıp gördüğün bir şeyi söylüyorsun, yine anlamıyor oluyorsun. Öte yandan süper salak olmasına rağmen, sırf anne birinin tavsiyesi daha ciddiye alınabiliyor. Ya da ne bileyim, birilerinin yaşadığı bir şeyler anlatılıyor, ne bileyim evliliğindeki bir pürüz vs. Ortada çocuk varsa, sen anlayamıyor oluyorsun. Böyle bir sürü saçmalık. Arkadaşlarınla ilişkilerinin dengesi şaşıyor. Çünkü sen anne değilsin ve dolayısıyla o hususta bir şey söyleme hakkın yok sanki. Anneler aralarında konuşabiliyor ama sana bok yemek düşüyor. Sadece annelik de değil, evli değilsen de bir ilişkideki problemleri sırf evli olmadığın için anlayamıyor, biriyle aynı evde yaşamanın getireceklerini tasavvur edemiyor oluyorsun.

Ne ki bu şimdi?


Sadece bekar kadınlara da değil sanırım yapılan bu ayrımcılık. Boşanan bir anneye de yapıldığını gözlemliyorum, artık sevmediği bir adamla sırf çocuk var diye mutsuz bir yaşama evet demeyi gerektiriyor sanki annelik. Öyle bir yargılayıcı ton: “Ama çocuğu var…” Bir anne, anne olunca kadın olmaktan vazgeçmeliymiş gibi, aşktan, mutluluktan, hayatından vazgeçmeliymiş ve kendini sonuna kadar mutsuzlukla terbiye etmeliymiş gibi. Mutsuz bir annenin mutsuz bir çocuk demek olduğunu atlarcasına yargılayan, kınayan bir ahkam, kadınların burnunun dibinde sallanan bir parmak. Ve ne yazık ki, bazen erkeklerden gelse de, sıklıkla kadınların yaptığı bir vurgu…

Oysa hani büyüdükçe farketmiştik annelerimizin de aslında, anne olmanın dışında birer birey, birer kadın olduğunu? Onların da hayalleri, hayal kırıklıkları, korkuları, hataları olduğunu görmüştük hani yaş ilerledikçe? Annemizi daha sık anımsamış, hatta anlamıştık hani? Nasıl oldu da annelik çocuğun kazandırdığı bir sıfat olmaktan çıkıp da bir genellemeye dönüştü? Herkesin annesi kendisi için özelken, annelik nasıl birey olmayı öldüren bir şey gibi algılanmaya başladı, bir kalıp arkasına hapsetti kadınları? “Anne olmadan anlayamayacak” idiysek, anne olunca bu kadar anlamamak nasıl mümkün oldu?

Yanlış anlaşılmasın, anneliği küçümsemiyorum. Kimsenin anneliğini de yargılamıyorum, çocuğuna düşkünlüğünü de kınamıyorum. Ben milletin çocuklarının maceralarını dinlemekten sıkılmıyorum, fotoğraflarına bakmaktan ya da çocuklarıyla oynamaktan bıkmıyorum. Ben çocukları seviyorum zira, onlarla vakit geçirmeyi de. Ben sadece bu aralar bütün annelere değilse de, bir kısım annelere kızgınım biraz. Çünkü o kadar çok duyuyorum ki bu ve benzer lafları. Ve erkeklerden gelince değil ama bunu kadınlar yapınca çok üzülüyorum. Kadınların, bir çeşit rekabet duygusuyla, kolaycı bir üstünlük sanrısıyla, son derece erkek bir söyleme bu kadar rahat sığınabilmeleri bana acı geliyor. Anne olmamanın, evli olmamanın bir kadın için eksiklik olduğu vurgusuyla, anne olmanın ise bir çeşit üstünlük olduğu imalarıyla, anneliklerini senin anne olmayışın üzerinden valide etme çabaları, bundan yüz yıl, bin yıl önce de kadınların, eğitim, sınıf, ırk, din farketmeden yaptığı, yapabildiği bir şeyi; bugün bir üstünlük olarak başka kadınların yüzüne vurmaları, tamamen atıyorum varoluşunu, kimliğini çocuğu ya da eşi üzerinden tanımlamaları… Tüm bunlar aslında ayrımcılığın, seksistliğin dikalası değil midir? “Kadın dediğin” ile başlayan erkek söylemlerine çanak tutmak değil midir?

Dediğim gibi; upuzun ve şahane bir yazı. Tüm kadınlara; tüm annelere önerdiğim kadar erkeklere de öneriyorum ;) Üstelik sadece bu yazıyı değil; tamamen atıyorum, bu blogdaki tüm yazıları okuyun diyorum…

0 Comments

  1. loveandsmile

    28 Mar 2013 at 13:23

    Hemen ziyaret edeceğim ..
    Evli Bekar çocuklu çocuksuz kimsenin kimsenin fikrine kaba davranmaya kimseyi üzmeye hakkı yok ki.. akıl akıldan üstündür ve herkesin fikri lafı kıymetlidir..

loveandsmile için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑