Cuma akşamı daha işten çıkmadan Zeynep’in biraz ateşi olduğunu öğrenmiştim, açıkçası çok da ciddiye almamıştım. Eve geldiğimde ise anne-kız bizim yatakta uyuyorlardı. (Durumdan istifade biraz video çektim; uyurkenki duruşları birbirine çok benziyor) Geceyarısına doğru uyandıklarında öğrendim ki ateşinin yüksekliği sebebiyle eşim fitil koyduktan sonra küçük hanımla birlikte yatmış. (Kızımız, annesi de işten gelmeden önce Mine Teyzesinden kendisini yatağına yatırmasını istemiş bu arada) Annesi eve geldiğinde halsizlikten konuşacak, kımıldayacak hali yokmuş. Fitil işe yaradığından gece yarısı uyandığında beni karşısında görünce “babacım… babacım…” diyebilir haldeydi. Doktorumuz dört saatte bir fitil konmasını söylediğinden geceyarısı ikinci fitili de koyup saat kurup uyuduk. 03.30 sularında uyanıp ateşini ölçtüğümüzde yine 39,5’un üzerindeydi. Bu sefer fitil yerine (çok hoşlanmıyor çünkü) Calpol şurup verdik. (Çilekli tadını çok beğenmiş olacak ki “bir tane daha” kelimelerini olabilecek en doğru vurguyla telaffuz etmeyi ihmal etmedi tüm ateşine ve saatin 03.30 olmasına rağmen)

Sabah ateş 38.5 civarına inmiş, Zeynep’in keyfi son derece yerine gelmişti. Evin içindeki hayatına normal şekile devam etti, sabah uykusunu biraz az uyusa da benim dışarda olduğum öğle saatlerinde üç saate yakın uyumuş ve ateşi yine 39’lara yükselmişti. Durum böyle olunca daha önce anlaştığımız üzere soluğu doktorumuz ALev Hanım’da aldık. Randevusuz gittiğimizden ve Zeynep’in keyfi de aslında çok yerinde olduğundan biraz uzun bekledik ve Zeynep’in ateşi de 37,5’a düştü bu sırada. (Beklerken nerdeyse 13 senedir görmediğimiz bir lise arkadaşımıza ve Zeynep’ten bir ay küçük kızlarına rastlamamız günün sürprizi oldu) Doktorumuzun yanına girdiğimizde nerdeyse hiç ateşi yoktu ve Zeynep de ilk kez ağzını açmamakta ısrar edip boğazını göstermedi doktoruna. (Biraz uğraş sonucu öğrendik ki hafif bir boğaz kızarıklığı varmış. ) Ateş için Calpol’e devam edebileceğimizi, ciddi hiçbirşey olmadığını, son günlerde ortalıkta çok fazla virüs olduğunu ve bunun da virutik bir durum olduğunu öğrenip rahatladık ve eve döndük. Hafta sonu dışarı çıkmayıp evde dinlendirecektik küçük hanımı… Öyle yaptık… Pazar gecesi itibariyle herşey -nerdeyse- yolunda… (Zeynep, bu yazıyı yazarken üç kere uyandı ama çok somut bir sebebi yok, son uyanışta yarım biberon su içti, uykusuna kaldığı yerden devam ediyor şu anda.)