Category: Fotograf (page 4 of 12)

Baba aynı zamanda fotograf çekmeye de meraklı. Dolayısıyla gerek çektiği fotograflar gerek fotograf konusunda yazılar be öneriler için tıklamanız yeterli.

En azından uzun zamandır bekleyen resimler

Bakalım bundan sonra vakit bulup da bir kaç bir şey karalamayı becerebilecek miyim hep beraber göreceğiz! Ama bu arada en azından uzun zamandır bekleyen baba-kız resimleri!kolaj-1

2 Yaş Bitti… (Bir mektup daha)

zeynep-6pack

Kuşum…

Bir süredir geri saydığımız doğum günün geldi. (Hatta ben bu yazıyı tamamladığımda 6 gün kadar da geçti) Doğum gününü çekirdek aile halinde kamp yapalım diye planlamıştık. Kamp sezonunu açtık böylece… Doğum günü kutlamaların perşembe başladı. Anneanne ve deden tatile çıkacakları için perşembeden gelip kutladılar seni. Yiyemediğin halde doğumgünü pastanı üfledin, üzerinden ayıkladğımız çilekler senin oldu, pastanın gerisi bizim. Sonra Mine Teyzen sana aldığı kocaman hediyeyi getirdi. Büyük bir keyecanla yırttın kutuyu saran kağıtları. Kağıtların tamamını yırtmadan önce ambalajın üzerindeki resimlerden anladın ve “Küçük bir sukutııırrrrr… Doğum günü pastamdan küçççük bir sukutııırrr çıktıııı” diyerek inanılmaz heyecenlandın. (Hepsi kaydedildi bu arada) Sonradan öğrendik ki Mine Teyzen’le gündüz parka gittiğinde büyük çıcukların scooter’larına sulanıp binmeye çalışıyormuşsun. Sen boş scooter’lara yönelip binmeye çalıştıkça o da “Biraz daha büyü, belki doğum günü pastandan Scooter çıkar” diyerek oyalıyormuş seni. (Doğum günü, iyi ki doğdun, doğum günü pastası, doğum günü hediyesi gibi kavramlar konusunda kafan hala biraz karışık) Yeni scooter’ın biraz büyük geldi sana ama layıkıyla kullanamasan da üzerine oturup yavaş yavaş gezebiliyorsun.

Neyse; vosvosumuz sonunda otoparkta yattığı yerden çıktı, (79 model bir Type II Westfalia’mız var, “kombi” diye de bilinen, minibüs/karavan) yıllık bakımları yapıldı ve cuma akşamı her şeyiyle hazırdı. Cumartesi sabahı da atladığımız gibi soluğu Ağva’da, favori mekanımız Woody-Ville‘de aldık. Uzun zamandır geçirmedimiz kadar keyifli zaman gecirdik hep beraber. Öğleden önce denize, öğleden sonra havuza girdin. Deniz suyu sıcaklığı ve denizin durgunluğu açısından en keyif aldığın deniz maceran bu sene bu oldu şimdilik. Öğle uykunu hamakta uyudun, mangal gördün, çadırlar gördün… Akşamüstü doğumgününü kutlamak için babaannen ve deden geldi, dedeyle gezdin etrafta bol bol… Karavan civarında olduğun zamanlar keşiflerle meşguldün çünkü ilk kez kendi başına çıkıp inebiliyordun. Hatta hangi dolaplarda kutu sütlerinin bulunduğunu keşfetmen o kadar çabuk oldu ki inanamadık. Gece hep beraber karavanda uyuduk…

Pazar günü de çok keyifli olmakla beraber günün en büyük önemi iki yaşını doldurmuş biri olarak bir süredir konuştuğumuz emzik bırakma operasyonuna başlayacak olmamızdı… (Bunu özel olarak yazacağım işte) Kamptan vakitlice döndük Pazar trafiğine kalmadan…

Konu biraz dağıldı. Hızla toparlayıp ana konuya dönelim… Minik kuşum, iki yaşını bitirdin. Hiç durmadan konuşan, her şeyi kaydeden, inanılmaz laflar eden, upuzun cümlelerle bizi şaşırtan deli bir şey oldun. Her şeyden önce çok komiksin, akıl yürütmelerin, çıkarımların, düz mantığın bizi inanılmaz eğlendiriyor. Öte yandan düşündürüyor da… Düz matığınla birlikte mecaz bilmemen, metafordan anlamaman (“dedenin çenesi düştü” dendiğinde “nereye?” diyip yerlerde aranman) inanılmaz olduğu kadar dürüst de…

Öte yanda büyümenin sıkıntıları da baş göstermeye başladı. Çok ağır olmasa da iki yaş sendromunu yaşamaya başladın, inanılmaz tersleştiğin zamanlar oluyor. Sabahları bazen o kadar tersinden kalkıyorsun ki tanınmaz halde oluyorsun. (Mine Teyze’ne böyle durumlarda “seni sevmiyorum, sen evine git” gibi cümleler kuruyorsun. Bir seferinde çalışma odasına yanıma gelmek istediğinde sebebini sorduğumda “Mine’yi sevmediğim için” cevabını verdin) Öte yandan en ters halin bile üç dört parça kuru yaban mersiniyle aşılabiliyor. (Sen onlara yalan mersini dmeye devam ediyorsun)

En güzel doğum günü hediyen (hediyemiz) bana kalırsa bir önceki hafta sonu yaptığımız Adana kaçamağında evsahibimiz “Selda ve Özer”in Selda‘sının çektiği fotoğraflarımız oldu. Çok spontan gelişen çekimler kısacık zamanda ve büyük koşturmaca içinde olsa da sonuç inanılmazdı. Kocaman bir kız olduğunda bu fotograflara inanılmaz keyifle bakacağına eminim.

Yine upuzun oldu, böyle giderse bitmeyecek bu yazı… Kuşum… Doğum günün kutlu olsun…

(Fotoğraf: Selda Dölekoğlu – Dinemiz)

Tüm Çevre Kirliliği ve Kimyasallara Rağmen Anne Sütü Hala En Sağlıklı Seçim mi?

Breastfeeding / Emzirme #3 - Looking Right Into Her EyesFlickr albümümdeki bir fotoğrafa yazılan bir teşekkür yorumu ile yine yabancı bir sitede bir fotoğrafımın kullanıldığını öğrendim. (Fotoğraflarımın -aslında Z’Nin fotoğrafları- kibarca izin alınarak kullanılmasından çok hoşlanıyorum) Üstelik daha önceki makalede kullanılan seriden bir fotoğraf. Konu yine anne sütü, bu sefer biraz daha popüler ve bilinen bir blog: Poptech

Sürekli takipçiler hatırlarlar daha önceki makale: The Many Benefits of Extended Breastfeeding idi. Bu seferki yazı ise kirlenen çevre koşullarına rağmen hala anne sütünün en iyi seçim olup olmadığını sorgulayan bir yazı: Bottle rockets: Is a polluted breast still best? Yazıda kullanılan fotoğrafın orijinaline şu linkten ulaşabilirsiniz.

Baba Fotoğraf Çekerken Ne Kullanıyor?

A Mirror On The FloorAz önce gelen bir yorumla (Berna’nın yorumu) daha doğrusu ricayla (Berna’nın ricası) neyle fotoğraf çektiğimi; ekipman listemi paylaşayım dedim. Hatta bu yorumla birlikte, utanarak, daha önce aynı konuda gelen bir mail de olduğunu ve cevap yazmayı unuttuğumu fark ettim. (Maili hemen bulup yanıtlayacağım, özür diliyorum ortadan…)

Daha önce bir doğum fotoğrafçılığı dosyası yapmaua başlamış, ikinci bölümünü bir türlü bitirememiştim… (Söz onu da yapacağım çok yakında) Ondan sonra da çocuk fotoğrafları çekmekele ilgili yazmak var planlarım içinde. Ama madem konusu açıldı, hep ekipmandan bahsedeyim; hem de bir iki macizane öneride bulunayım.

Öncelikle, bana kalırsa makinenin çok çok çok fazla bir önemi yok. Önemli olan “o anı” yakalamaksa, her makineyle yapabilirsiniz. Z’doğduğunda farklı bir makine kullanıyordum, son 1,5 yıldır farkı bir makine. Nikon DSLR serisinin bir ucundan ta öbür ucuna geçtim bir anda. Fotograflarda çok da fark edilir mi… Sanmıyorum… (Bu arada objektif seçimi önemli)

Uzatmayayım. Uzun süredir Nikon kullanıcısıyım. Zep ilk doğduğunda Nikon D50 kullanırken, o yıl yılbaşında kendi kendime hediye ettiğim Nikon D300’e terfi ettim. Bu arada  yeni objektiflere de yatırım yapmaya başladım. Objektif aralığım belli bir noktaya geldikten sonra da portatif aydınlatma konusunda kendimi geliştirmek adına flash edinmeye başladım. (Peşinen uyarayım, belli bir noktadan sonra çok masraflı olmaya başlıyor hobi dediğiniz mevzunun amatörlükten çıkıp biraz daha ileriye doğru gidiyor olması) (Ben ücretli çekimler de yaptığımdan hobim için para harcayabilme lüksüne sahip oldum bir ara, o yüzden çok şanslıyım)

Flickr profilimde ekipman listemin neredeyse tam bir dökümü var.
Dediğim gibi asıl makinem bir Nikon D300 (Bu linkte ayrıntılı bir değerlendirme yazısı bulabilirsiniz.)

Makeniniz D60 veya D90 da olabilir… ( D50 yerine D40 sonra onun yerine de D60 çıktı piyasaya; D70 yerine de D80 sonra da en son D90 çıktı piyasaya) Bu yeni nesil makine alırken dikkat etmeniz gereken eğer elinizde objektif varsa bu objektiflerle uyumlu olup olmadığı.

Objektif önerisine gelince portre çekmek için en ekonomik ve en başarılı objektif (özellikle de fiyat performans göz önüne alındığında) “Nikon 50mm f/1.8D AF Nikkor Lens” öneriyorum. 100-150 TL civarındadır.

Bütçeye göre, işi büyütmeye karar verdiğinizde önerim “Tamron 17-50mm f/2.8 XR Di II Lens” olacaktır. (Daha geniş açıyla da çekme şansınız olduğu gibi, her iki lensle de kapalı mekanda çekim yapabilirsiniz)

Bu arada küçük önerilerimden biri, gerekiyorsa ucuz bir tripod alın ve tripod ile hareketsiz çekim yapın ama flashla -makinenin kendi flashını kastediyorum- çekim yapmayın. Yüzün karşısından tabak gibi çarpan kuvvetli flash ışığı birçok detayı ve doğallığı yokediyor.

Uzaktan sessiz sedasız ve çaktırmadan doğal fotoğraflar yakalamk istiyorsanız da önerim “Sigma 70-300mm F/4-5.6 APO DG Macro Interchangeable Lens” olacak. Mesela çocuk parkında uzaktan çekim yapacaksanız.

Bu arada tüm bu lenslerin geniş açı ve tele objektif anlamında hepsini birden kapsayabilecek önerim “Sigma 18-200mm f/3.5-6.3 DC Lens” Hem geniş açı hem de tele objektif olarak kullanılabilir. Kapalı mekanlarda çok ieş yarayamayacağı zamanlar içinde en başta önerdiğim “Nikon 50mm f/1.8D AF Nikkor Lens” ile iki objektiflik mini bir set uzun süre işinize yarayacaktır.

Son önerim de konuyla ilgili birkaç kitap okumak veya bir iki orta halli başlangıç seviyesi eğitime katılmak. Kitap önerilerimi yakında toparlar yazarım (umuyorum) Eğitim konusunda da Fototrek‘i tavsiye ediyorum…

Bu konunun maalesef ucu bucağı yok. İhtiyaca, bütçeye, açgözlülüğe göre çoook geniş bir yelpaze var ve almanın sonu yok.

Umarım devamı da gelir bu yazının… :)

EK: Önemli bir not; ekipmanlarımın hiçbirini mağazadan almıyorum Ya yurtdışındaki fotograf mağazalarından alıp tatile gitmiş ve dönecek birileriyle geri getirtiyorum Ya da Gittigidiyor.com veya Sahibinden.com gibi sitelerden alışveriş yapıyorum. Komisyon karşılığı yurtdışından getirenler de mevcut. Çok ciddi fiyat avantajlarını bu şekilde sağlamak mümkün.

Uzun Süreli Emzirmenin Faydaları ve Bir Fotograf Hikayesi

Breastfeeding / Emzirme #4 Bayram değil, seyran değil, nedir bu emzirme muhabbeti bu saatte diyeceksiniz. Zeynep artık uzunca bir süredir anne sütünden ayrılmış durumda. Ancak yabancı bir blog buldum az önce, aslında blogtan da ziyade üniversite çalışmaları kapsamında (Durham Üniversitesi; Çocuk Gelişimi Dersi) hazırlanmış bir sunum. (Sunumdan bazı notlar ve bazı kişisel fikirler de blog olarak yayınlanmış). “The Many Benefits of Extended Breastfeeding” Genel olarak neden 12 aydan daha uzun süre emzirmenin faydalı olduğunu başlıklar altında inceleyen bir yazı. Yabancı kaynak seven okuyucular için hoş bir kaynak olacağını düşündüğümden Babaolmak.com’da bahsedeyim dedim. Bahsettim işte, ilginenle tıklayıp ulaşabilirler yazıya…

Ama; asıl bahsedeceğim o değildi. Asıl bahsetmek istediğim şey, bu yazıya nasıl ulaştığımdı. Az önce Flickr.com hesabım üzerinden başka bir Flickr.com kullanıcısından bir mesaj aldım. (Carolee)  Mesajında Flickr’da yaptığı bir aramayla benim bir fotografımı bulduğunu, çok beğendiğini ve üniversitedeki çalışmasında kullanmak istediğini. Fotografa eklediğim yayın hakları & şartları uyarılarına uygun şekilde gerekenleri yaptığını ve sunuunda ve yazısında fotografın lisans yönergelerinde bahsettiği şekilde davranarak fotograf sahibinden bahsettiğini, sunumuna ve bloguna fotografımı ve kaynakçalar kısmına gerekli açıklamaları koyduğunu ama istersem hemen kaldırabileceğini anlatan bir mesajdı.

Henüz ona cevap vermeden Babaolmak.com’a bunları yazıyorum, ardından da kendisine saygılı tutumu için teşekkür edip fotografı nerede isterse istediği şekilde kullanabileceğini söyleyeceğim. (Yılbaşı civarında yaşadığımız fotograf hakları ve izinsiz kullanım krizini (!) Babaolmak.com’un sürekli takipçileri biliyorlardır ki konuyla şu anda avukatımız ilgileniyor) Dolayısıyla aslında bu işlerin ne kadar kolay olduğunu; iki satır yazıp izin almanın ne medenice ne çağdaş bir yaklaşım olduğunun altını çizmek istiyorum. Çizdim galiba… :)

– İlgili web sitesi: The Many Benefits of Extended Breastfeeding
Fotoğrafın orijinali

Older posts Newer posts

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑