Month: Mayıs 2007 (page 3 of 6)

Bebek ihtiyaç listesi…

Değişik kaynaklarda farklı listeler var. Belki adına da “bebek ihtiyaç listesi” değil, “doğum ihtiyaç listesi” demek lazım. Malum, 7 ay’dan sonra olur da velet dışarı çıkmaya karar verirse yapacak bir şey yok. Doktoru arayıp soluğu hastanede almak lazım. Bu sebeple de önerilen artık bir çanta (veya ufak bir bavul) hazırlayıp, el altında bulundurmak.

Söz konusu çantanın içinde doğumdan hemen sonra birkaç günlük hastane sürecinde öncelikle annenin ve bebeğin, ardından babanın ihtiyaç duyacağı eşyalar listelenmiş. Farklı kaynaklarda farklı sayılardan bahsedilmiş olsa da içerik üç aşağı beş yukarı birbirine benzer. Deniz de bir kaç kişiyle fikir teatisinde bulunup değişik kaynaklardan derlediği listeyi toparlayıp son haline getirdi. İhtiyaç duyanlar BURAYA TIKLAYARAK download edebilirler.

(Bu arada şimdi fark ettim ki listede sadece hastane ihtiyaçları değil, ev ihtiyaçları da varmış; ikinci liste çok daha detaylıymış. İhtiyaçların yanı sıra hangisinden hangi sayıda olması gerektiği gibi bir detay da var hatta…. Listede “müzikli zımbırtıla” diye bir madde bile var. :) Neyse, görünen o ki yatak ve oyunca konusunda eksiklerimiz olmakla beraber, hayati htiyaçlardan eksik yok pek. Bu arada yanında “yok” yazanlara da aldanmayın, hergün bir şeyler tamamlanıveriyor.

Amca Olmak

Bakınız, olay sadece baba olmak değilmiş. Amca olmak da ciddi bir konuymuş. Arkadaşımız Orhan da konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini maillemekle kalmamış, yeğeni Demir’in fotograflarını da yollamış.  Mailde okunurken bakılıp geçilmeyecek kadar eğlenceliydi fotograflar; buyrunuz siz de görünüz:

amcaolmak.jpg

Ekte bizim bebeğimiz Demir’in 10 günlükken çektiğim fotoğraflarını gönderiyorum. Kendilerini ne zaman ifade etmeye başladıklarına insan inanamıyor. 10 günlükken bile neredeyse konuşuyordu bizimle. şimdi üç aylık oldu, bize neler anlatmaya başladığını sen düşün:)

Nasıl İyi Bir Baba Olunur

Esquire.com’da bulduğum bir derleme; konuyla ilgili yedi ayrı yazıya linkler var. “Ağlayan bir bebeği nasıl sakinleştirirsiniz“den tutun da, “Kolej parasını nasıl denkleştirirsiniz”e kadar… “Ağlayan bir bebeği sakinleştirmenin yolları” genel olarak tek noktaya odaklanıyor: Anne rahmindeki ortamı hatırlatacak, rahimdeki kesintisizi süregiden hissiyatın yaşatmak… En ilginç olan önerilerden biri, anne karnında bebeğin duyduğu gürültünün (kan akışı sesi başta olmak üzere) bizim evde temizlik esnasında duyduğumuz elektrikli süpürge sesinin iki katı olması sebebiyle bebeğe durmaksızın “şşşşşt” yapmak. Normalde alışık olduğu “ana rahmi fon sesi”nin yüksekliği sebebiyle “şşşşt”ı bebeğin direkt kulağına yamanız öneriliyor. (Enteresan, ama şu anda denemem mümkün değil)

How to be a good father?
How to calm a crying baby?

Duyuyorum! Duyuyorum!!

Az önce Deniz’in çağırmasıyla siteye yazı yazmaya ara verip yanına gittim. Deniz, koltukta oturmuş pür dikkat kızımızın hareketlerine odaklanmış kendi karnını izlemekteydi. Koltuğun önüne diz çöküp ben de elimi koydum. Sonra, gayri ihtiyari (nedense) kulağımı dayadım…

Duyuyordum. Kızımızın kalp atışını inanılmaz bir netlikte, rahatlıkla duyuyordum. Önce inanmayıp, başımı kaldırıp Deniz’İn kalp atışını dinlemem gerekti. Tamamen farklı ve çok daha yavaştı Deniz’in kalp atışı. Kızımızınki ise, olması gerektiği gibi gayet hızlıydı. İnanılmaz heyecan verici, özel (ve güzel) bir andı. Duyduğum kalp ritmini parmağımla Deniz’e de ilettim… (Kızımız onun içinde olabilir ama kulağını kendi göbeğine koymayı beceremediği sürece veledin kalp atışlarını duyma şansı yok… ) (İşte Babaolmak.com’dan tüm babalara ayrıcalıklarını fark edebilmeleri için bir hizmet… Uyanın babalar!!! Sadece size (bize) özel bir deneyimler karşı karşıyayız!!! )

Neyse… Gece gece uzatmayayım… Dediğim gibi… 32.hafta civarı, veletler içerde iyice irileştiklerinden, her an oralarını buralarını annelerinin karnına dayayıp kendilerini dışarı dışarı iteklediklerinden; kulağınızı dayadığınızda minik kalplerinin gümbür gümbür atışını dinleyebilirsiniz… Deneyiniz…

Dört Günde Bir NST

şimdiye kadar hep 4 haftada bir gittiğimiz doktorumuza artık 3 haftada bir gideceğiz. Ancak ondan daha da önemlisi artık 4 günde bir muayenehaneye (kliniğe veya merkeze mi demem lazım acaba) uğrayıp NST yaptıracağız. (Daha doğrusu kızımızyaptıracak)

Non-Stress Test’in kısaltımışı olan NST mevzuunu doktorumuz inanılmaz bir detayla anlattı. Biz de Deniz’le bilehare “Günün Mucizesi” olarak belirledik konuyu. Anlatıyorum:

Annenin içinde bulunan ve anne ile bebeğin “alışverişine” yarayan plasenta’nın bir ömrü var. (Ömrünü doldrunca doğum gerçekleşiyor zaten) Bu plasenta göbek kordonu aracılığıyla bebeğe kan aktarıyor. Velede gerekli oksijen, besin, vitamin ne varsa bu sayede ulaşıyor. Plasenta’nın zaman içinde yaşlanmasıyla birlikte bazen işlevini yerine getirememeye başladığı oluyor. Bu da halk arasında “bebeğin oksijensiz kalması” olarak biliniyor. (Bu da haliyle son derece istenmeyen bir durum)

Bebeğin “en hayati” üç (3) organı varmış: Beyin, Kalp ve Böbrek üstü bezleri. Bünyeye yeterli kan/oksijenin gitmediğini anlamak, emin olmak için 3 test yapılırmış. Birincisi NST, bebeğin kalp atışlarının ve düzenliliğin ölçülmesi. Bunda sorun yoksa, sorun yok. Eğer NST testinde anormal bir durumla karşılırsa hemen ikinci bir ölçüm yapılıyor, anne karnındaki su miktarının ölçülmesi. Sıvı azaldıysa bebek yeterli dolaşıma sahip değil, bu da yeterli kan/oksijenle beslenmediğini göstergesi. Aciliyetle üçüncü işleme geçiliyor bu durumda: Beyin damarlarının doppler’i çekiliyor. Bunda da anormallik gözlenirse bebek aynı gün veya ertesi gün sezeryanle alınıveriyor. Bu durum yaklaşık 250’de 4 rastlanan bir durum olup 4 günde bir yapılan testler sayesinde veletlerin sağlıklı şekilde doğmaları sağlanıyormuş.

Neden 4 gün diyecek olursanız. Bebeğin vücudundaki bir kan miktarında bir sorun olduğunda bünye kendiliğinden vücuttaki damarların az gerekli olanların daralmasını, beyin, kalp ve böbrek üstü bezlerindeki damarların ise genişlemesini sağlayarak az olan kanın bu üç hayati organda yoğunlaşmasını sağlıyormuş. (İşte mucize bu) Bu durumda vücudun bir sorun yaşamadan 4 gün idare edebilmsi sağlanıyormuş. O yüzden 4 günde bir yapılan NST ile bir sorun fark edildiğinde zamanında müdehale mümkün oluyormuş.

Diyorum işte, mucize böyle bir şey.

Internetten edindiğim bilgiye göre NST ile bebeğin hareketlilik esnasındaki kalp atışındaki artışlar ölçülürmüş. Yabancı kaynaklarda uzun süre bebeklerinde hareket hissetmeyen annelerin bu teste girmesi öneriliyor. Annenin karnına bağlanan elektrotlar monitöre bağlanıyor be bebekten her hareket hissedildiğinde bir düğmeye basması isteniyormuş. Okuduklarımın yalancısıyım, neler olup bittiğini ancak salı günü göreceğim.

(Son olarak; ben doktor filan değilim. Doktorumuzdan duyduklarımı, aklımda kaldığı kadarıyla aktardım. Yanlış aktardığım yerler olabilir, yorum kattığım yerler olabilir. Bu konudaki en güvenilir kaynak değilim – kaynak bile sayılmam. En doğrusunu elbetteki doktorunuzdan öğrenirsiniz. Hatalı bilgilendirmem varsa sorumluluk kabul etmem, sonra söylemedi demeyin ;) )

İlgili Linkler:
NST ile ilgili detaylı bilgi. (ing)
Hamilelik esnasında yapılabilecek testler (ing)
Hamilelik süresince yaptırılabilecek testler (ing)

Older posts Newer posts

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑