Cuma’nın küpesi hepimizin özgürlüğünün teminatı

Hiç abartmıyorum; yaklaşık 20 başlıklık bir yazılacaklar listem var uzun zamandır yazılmayı bekleyen. Yazacaklarım beklerken basından; okuduklarımdan alıntılar yaparak durumu kurtarıyordum ama bir süredir sabahları gazete de okuyamıyorum çünkü Z’yi sabahları okul servisine ben bindiriyorum çoğu sabah. Bu da sabahları bir koşturma, ikna süreci, bir takım gerilimler, tekrar ikna süreci, her gün başka bir oyun ya da atraksiyon bulmaya çalışmak demek. Genelde Z ile evden çıkarken kapıya bırakılan gazeteleri alıp içerik koymakla sınırlı kalıyor sabahları gazete maceram.

Bu sabah ise Z’nin erken kalkması ve nispeten kolay giyinmesi ve çıkıştan önce hazır olması, bu sırada da oyun hamurlarıyla oynamaya dalmasından istifade gazeteye şöyle bir göz atabildim, bu arada Radikal’in yeni tasarımından da, yeni yapısı ve tarzından da çok memnun olduğumu söylemek isterim. Artık gazeteyle ilgili en büyük sorunum istediğim şekilde okumak için bir günün yetmiyor oluşu.

Uzatmayayım… Normalde alıntı yapıp orijinaline link vermeyi tercih etsem de bugünün beğendiğim köşe yazısının tamamen buraya alacağım:”Cuma’nın küpesi bizim özgürlüğümüzün teminatı” Sanırım ben de küpeli olduğum için ve bu yazıdaki Cuma Öğretmeni desteklemeyi bir görev bildim. Umarım siz de okuduktan sonra bu desteği haklı bulursunuz.

Tüm bu yazının “baba olmak”la ne ilgisi var diye bağlantı kurmaya çalışırsak da (ki gerek de yok aslında) sanırım “küpeli bir baba” olmam dahi yeter. (Bu arada 1994 yılından beri – lise’ye denk gelir- küpe takıyorum. Okulda küpe takılmasının yasak olduğunu bilmeyip, benden duyduğuında da çok şaşıran ve benle birlikte okul müdürüyle konuşmaya gelen bir babaya sahibim -ne kadar şanslı olduğumu biliyorum- Ki babam; “Küpe takmandan ben de hoşlanmıyorum ama küpe takma hakkını da her zaman savurunurum” demişti. Hatta okul müdürüyle konuşmaya giderken ben de mi küpe taksam acaba diye düşünmüşlüğü de var – demiştim, şanslıyım)

Ezgi Başaran’ın 4 Kasım 2010 tarihli Radikal Gazetesi’ndeki yazısı:

Cuma’nın küpesi bizim özgürlüğümüzün teminatı

Manisa’da en çok pil toplayan okula ödül verilecekti. Mayıs 2010. Cuma Toygar 10 yıldır çalıştığı Necatibey
İlköğretim Okulu’nun bahçesini ağaçlandırabilmek için zamanında arabasını satmış bir sınıf öğretmeni. Pil mi toplayamayacak. 500 bin tane biriktirdi, okulu birinci oldu.
Merasim anı. Vali ödülü vermek için Cuma öğretmene doğru yaklaştı. Fakat o da ne? Cuma öğretmenin sol kulağında yarım milimetre boyutlarında kurşuni bir parlaklık var. Küpe. Vali geri adım attı, ödülü vermedi.
Söyleyin o öğretmene çıkarsın küpesini! Müfettişler okul müdürüne, okul müdürü ona haber saldı. Çıkarmadı küpeyi Cuma hoca. “Bu küpeyle ne dini ne siyasi bir mesaj veriyorum. Benim şahsi tercihim, minnacık bir süs eşyam. Kime ne?” diye düşündü. E haklı. Memurların kılık kıyafetini düzenleyen yasada öğretmenler küpe takamaz diye bir madde yok.
Okul müdürü her ay uyarı vermeye başladı: “Okula küpeyle geldiğiniz tarafımızca tespit olunmuştur. Her ne kadar kanunen bir engel olmasa da küpe takmanız hoşumuza gitmemektedir.” Uyarılar işe yaramayınca Cuma öğretmenin maaşından ceza olarak 66 lira kesilmeye başlandı.
En son bir OKS sınavında gözetmen olarak görev yapacaktı. Sınav başlamadan birkaç dakika kala müfettişler tarafından koridora çağrıldı. “Cuma Bey, küpeniz var?” Evet var. “E çıkarın!” Niye çıkarayım yahu, bir tane mantıklı sebep gösterin çıkaracağım. İl Milli Eğitim’in şube müdürü ve teftiş kurulu başkanı Cuma hocayı bir kez daha mimledi. Bu görüşmenin hemen ardından Necatibey İlköğretim Okulu’na gönderilen müfettiş Cuma hocanın başka bir okula transfer edilmesine, “tebdil-i mekanda ferahlık olacağına” kani olduğunu belirten bir rapor yazdı. Aynen böyle dedi.
Sürüldü Cuma Hoca. 45 km uzaklıktaki bir köye. Eşi ve lise son sınıfa giden oğlu mahvoldu. “Cuma, inat etme! At Allahaşkına şu küpeyi” diyorlardı. Hatta boynuna sarılıp zorla küpeyi çıkarmaya çalıştılar. Nafile. Evde böyle bir savaş yaşanırken, Cuma hocanın yeni işyeri, yani Malban köyünün muhtarı bir açıklama yapmasın mı… Gelmesin küpeli öğretmen, köyce karar verdik gelirse onun için iyi olmayacak. Cuma hoca dün Milli Eğitim’e dilekçe verdi: O köyde canıma malıma bir zarar gelirse sorumlusu sizsiniz. Yarın da savcılığa gidecek.
Cuma Toygar, 6 ay önce takmaya başladı o küpeyi. Neden biliyor musunuz? Sınıfına cesaretten ve farklılıklara hoşgörüden bahsediyordu. Öğrencilerden biri parmak kaldırdı ve “Hocam sizde farklı olma cesareti var mı” dedi. Olduğunu kanıtlamak için ertesi gün kulağını deldirdi 48 yaşındaki Cuma hoca. Fakat maalesef sonrasında yaşadıkları öğrencilerine gerçek dersi verdi.
Manisalı sınıf öğretmeni Cuma’nın küpesi var ya, hani bir türlü çıkarmadığı… O bu ülkede başını kapatan, başını açan kadınların, tercihlerini yaşamaktan korkmayan uzun saçlı, dövmeli erkeklerin… Eşcinsellerin, anadilinde eğitim görmek isteyenlerin, ateistlerin, dindarların… Aslında herkesin özgürlük teminatı. Bu memleketin tektip olmayan insanları size sesleniyorum. Muhafazakâr, köhne kafalara karşı Cuma öğretmenin yanında olun.

0 Comments

  1. fikirbaz

    04 Kas 2010 at 12:48

    Eğer ki destek, bir blog yazısının altına yorum bırakıp da "Destekliyorum!" demekle olursa kuru kuru, ya da en azından bir başlangıçsa bu: "Destekliyorum!"

  2. Bu haberleri okudukca sanki biri icime elleri ile dalmis, sol eliyle kalbimi, sag eliyle midemi sikiyor da sikiyor gibi hissediyorum.

  3. Mine Yörük Aygün

    04 Kas 2010 at 23:33

    Cuma Toygar gibi öğretmenlerin var olduğunu bilmek çok umut verici…
    eziyet verenlere öfkemi ifade etmekten çok, Cuma öğretmen ve onun gibiler için kocaman bir " heyt be! " demek istiyorum…

  4. Makale paylaşımınız için öncelikle teşekkürler…

    Çok yakında anne olucam: O bir erkek :) 'Küpe taksa nasıl davranırım' sorusu içimden geldi geçti… Taksın, ama çalıştığı kurumun kurallarına uysun. Sivil hayatında nasıl isterse yaşasın. Bu sadece küpe takmakta değil, yaşadığın bölgenin örf ve adetleriyle de ilgili…

    Sahil kıyılarında giydiklerimizle İç Anadolu'da dolaşabilir miyiz ? Cevabımız ortak: Hayır… Giyerim diyenlerde atıp tutmasın, giyer ama gözlerden laflardan da bunalır yarım saat dolmadan…
    O zaman daha çok şey var aşılacak.

    Özgürlüklerimizden bahsederken, kuralsızlığa doğru ilerlemekse isteklerimiz doğru bulmuyorum.

    Başların neden kapatıldığı… Anadilde istenen eğitimin arkasındakiler… Dinlerin kişisel yaşanmaması… Sembolize edilişler…

    Özentilerle , yürekten istekleri karıştırmamak doğru olan… dünyada da çok yer var bize benzeyen… Yanılıyor muyum :)

  5. A.Gül Gür

    05 Kas 2010 at 09:37

    Ben artık bu ülkede yaşamaktan boğuluyorum. Cahilliğin pençesinde yuvarlanan ülkemde elimden birşey gelmemesi beni kahrediyor. DESTEKLİYORUM Cuma öğretmeni. Herkesi kendileri gibi gormek isteyen kısır beyinli insanlarla savaşıyorum ama çok yoruldum, yılmak üzereyim, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek üzereyim.

  6. Olay asap bozucu ama Cuma’nın var olması muhtesem birsey bence, yasasin Cuma…

  7. Artık insanların küperlerine,bıyık,sakal,saç,başörtü,dövme vs bakılmamalı yargılanmamalı

    bir tarafta küpesi var diye ödül verilmeyen öbür tarafta başı kapalı diye okul birincisine ödül verilmeyip oradan uzaklaştırılan başka biryerde sen dekolte giyinmişsin burdan git diyenlere dur denmeli özgür iradeler hür bırakılmalıdır.

    Helal olsun sana cuma hoca

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑