( Radikal, 24 Mayıs 2007 )

Türklerin tarlada doğurma klasiği Britanya ve Kuzey Amerika’da hızla yayılan bir akım. Evde, tek başına, uzman ve tıbbi ekipman yokken doğum yapan ‘özgür doğumcu’lar tartışmanın göbeğinde.

Süper kadın değiller. Doğaüstü güçleri, acıya bağışıklıkları veya adrenalin tutkuları da yok. Ama bir kadının hayatında yaşayabileceği en acılı ve korkutucu tecrübeyi yaşamayı tercih ediyorlar. ‘Özgür doğumcu’lar bebeklerini evde, çoğu zaman yalnız başlarına ve ilaç, hastabakıcı veya tıbbi yardım olmadan doğuruyorlar.
Onlara göre ‘korku tüccarı’ dedikleri doktor ve ebelerin gazabından kurtulup bebeklerini rahimden çıkar çıkmaz korkmadan kucaklayabilmelerini sağlayan özgür doğum savunucusu Veronika Robinson’ın bir dergideki “Doğururken, sevişirken salgıladığımız hormonların aynısını salgılıyoruz. Öyleyse bunu yaşarken neden biri sizi dürtsün, bir ışık altına alıp dikizlesin?” yorumu büyük yankı uyandırdı. Robinson, Britanya’da tıp kuruluşlarının ‘doğal bir şeyi hastalık gibi sunduğunu’ ve özgür doğumla kadınların ‘kendi güçlerini ellerine almalarını’ sağladığını belirtiyor.

Tamamını okumak için tıklayıp Radikal’e gidebilirsiniz.