Havalar artık ısındı, tatil ve dolayısıyla kamp mevsimi de açıldı. Bu da demek oluyor ki, bolca kampa gidilebilir baba-kız olarak. Her sene yaz başında “bu sene çok gezeceğiz, bol bol kamp yapacağız” desem de binbir türlü sebepten beceremiyorduk. Belki hatırlayanlar olur, geçen sene ilk kampımızı yapmayı Eylül’de becermiştik. Bu sene ise Nisan-Mayıs aylarındaki hummalı çalışma sonucunda “Turuncu” yola çıkmaya hazır durumda.

Genelde Şile – Ağva civarlarını hafta sonu kampları için tercih etsem de geçen sonbahar şahane bir ekiple birlikte İzmit / Yuvacık Menekşe Yaylası’na gittikten sonra o civardaki kamp planlarına da sıcak bakıyorum. (Hatta sıcak bakmak ne, bu sene kamp sezonunu Şile yerine Sapanca ile açmayı düşünüyorum.

Bunları yazmamın sebebi ise “kampa gidiyoruz” demekten ziyade “Kampa Gidelim mi Baba?” demek aslında. Aylardır yazacağım, sallıyorum. Ayça ve Alpay’ın girişimi olan Kampa Gidelim mi Baba’yı çok seviyoruz ve ne yalan söyleyeyim, keşke becerebilsek de her kamplarına istisnasız katılabilsek diye geçiriyorum içimden.

Alpay’ın ağzından neden böyle bir site açtıklarını okuyacak olursak:

Çünkü biz doğada olmayı seviyoruz!

Oğlumuz olmadan önce de seviyorduk..

Oğlumuz olduktan sonra da..

Üstelik daha çok sevmeye başladık.

Hani ağaç yaşken eğilir ya… Doğayı korumayı öğretmenin en güzel yolu doğanın içinde büyütmek çocuklarımızı.

Oğlumuz küçükken kamplarda yaşıtı olup olmaması konusunda bir sıkıntımız yoktu ancak büyüdükçe hepimiz bunun eksikliğini hissetmeye başladık. Sahi kamplarda neden tek çocuk bizim oğlumuz? Dedik… Belki bilgi eksikliği? Belki endişeler?

O zaman “kampa gidelim mi baba?” dedik ve bu sayfayı oluşturduk. Kampçılık bilgilerinden gittiğimiz yerlerdeki tecrübelerimize bu sayfalarda değinecek ve daha çok aileyi alışveriş merkezlerinden doğaya gitmeye doğru yönlendirebileceğiz arzusundayız.

Her türlü kampçılık bilgisine www.pandul.org sitesinden ulaşabileceğiniz gibi bu sayfada da temel bilgilere erişebileceksiniz…

Daha ne olsun. Tüm sebepler son derece mantıklı malum. Sadece “Doğayı korumayı öğretmenin en güzel yolu doğanın içinde büyütmek çocuklarımızı.” diyerek bile bu kampların bir parçası olunabilir. Öte yandan Alpay’ın çocukları peşine takıp yaptığı yürüyüşlerde çocukların ne çok şey öğrendiğini uzaktan sessizce seyretmek bile çok büyük bir keyif. (Sadece çocuklar değil, ebeveynlerin de pek çok şey öğrendiğini kimse yadsıyamaz bu arada)

Neyse uzatmayayım. Bir aksilik olmazsa Z., Turuncu ve ben de bu hafta sonu düzenlenen “Soğucak Yaylası Kampı”na katılacağız. Sonrakilerde de sanırım isimlerimiz hep listede olacak.

Önerim, şu anda kampa gitmeyecek / gidemeyecek olsanız da sitenin mail listesine üye olmanız ve kamp duyurularını vakitlice almanız. Belli mi olur, bir gün siz de gaza gelir takılıverirsiniz… (Bu arada tecrübe ya da tecrübesizlik ya da donanım konusu hiç sorun olmuyor bu kamplarda. Her seviyede kamp meraklısı için son derece makul kamplar organize ediliyor)