Zeynep, İstanbul’a son kar yağışında karla ilk kez tanıştı. Önce mama sandalyesinde oturuken pencereden syretti kar yağışını. Sonra camın önünde dikilip şaşkın şaşkın babasıyla birlikte izledi binlerce kar tanesini. Bir ara elini uzatıp camın arkasından avuçlamaya çalıştı. En son olarak da camı yalamaya başladığında camdan uzaklaştırılması gerekti. :)

Haftasonunun ardından kar yağışının ve fırtınanın durduğu Pazartesi günü, öğleden sonra sarınıp sarmalanıp karla sıcak temasa geçmek üzere dışarı çık(artıl)dı. (Sıcak temas yerine soğuk temas da denebilir) Dışarı çıkmasıyla birlikte öncelikle büyük bir şaşkınlık geçirdi. Etraf her zamankinden daha aydınlıktı ve etrafta beyaz şeyler vardı. Bu şaşkınlığı kolay kolay da üzerinden atamadı zaten. şaşkınlığı biraz azalınca (ki hiçbir zaman tam olarak geçmedi şaşkınlığı) etrafı “cool” bir tavırla izlemeye başladı. Biraz ötede kartopu oynayan çocuklar ilgisini çekti, şöyle bir bakıp tekrar etrafa karizmatik bakışlar atmaya döndü. Annesiyle birlikte karda ayak izleri bıraktı. (38 numara – 18 numara)

Bu arada yorulan annesinden babasının kucağına transfer oldu. Bu sayede hayatının ilk karını (üstelik de oldukça genç yaşta) tatma fırsatını yakalamış oldu. Kar’ın soğukluğu inanılmaz hoşuna gittiği gibi hararetini de kesmemiş olacak ki kocaman bir gülücükle, ağzını açıp daha da istediğini açıkça beyan etti. Bu esnada dışarıda olmakla ilgili şaşkınlığı biraz azaldığında babası ile karşılıklı mimikler yapıp neşesinin son derece yerinde olduğunun sinyallerini verdi. Eve dönmeden önce biraz daha kar yalayıp, beresinin üstüne ilk kartopunu yedi. (Ne olduğunu anlamadığı gibi çok da iplemedi açıkçası.) Yanaklarının artık oldukça doğumuş olması sebebiyle hızla eve geri döndü.

(Zeynep muhtemeln kar sezonunu – İstanbul gibi- kapadı. Seneye; artık kendi ayaklarının üzerinde tekrar tanışacak karşa, kartopuyla ve kardanadamla…)