Okula Dönüş / Bek Tu Sukul

Yine ne çok açtım arayı değil mi. Evet; o tahmin ettiğiniz yazılardan biri geliyor… Önce ağlanacağım sonra söz vereceğim daha düzenli ve sürekli yazacağıma; günah çıkaracağım, yarım yamalak bir yazı olacak, sonra bir iki haber bfilan paylaşırım uzun zamandır chrome tab olarak açık duran, sonra bir iki gün bu gazla sürekli bir şeyler paylaşırım; sonra tısss…

Beni de böyle kabul etmek gerek belki de… Şimdi bu cümlenin üzerine neler yazılır ama kendimi tutacağım. Konumuz bu değil. Ki şimdi fark ettim ki aslında yazmak üzere olduğum ciddi ve duygusal bir yazıyı da giriş itibariyle öyle sulandırdım ki, bu saatten sonra yazsam da gereğinden fazla sulu olacak. O yüzden o yazıyı bir sonraki sefer bırakayım. (Bak daha birinci yazıdan su koyverdim görüyor musunuz)

Şaka bir yana (ki aslında şaka da yapmıyorum…) her zamanki gibi yazacak çok çok şey birikiyor kısa zamanda. Sadece yazacak mı, çekecek de çok şey birikiyor. Şöyle bir baktığımda son birkaç senede neler olduğuna şöyle bir tespit çıkıyor ortaya:

Facebook ve birazcık da Twitter ama hepsinden çok Instagram blogculuğumu nerdeyse öldürme noktasına getirmiş. Tüm paylaşımlarımı bu mecralarda yapar olmuşum. Paylaşma hevesim anlık olarak giderildikten; kayıt altına alacaklarımı bu ağlarda kaydettikten sonra da o anlık rahatlama ve tatminin huzuruyla bir daha da bloguma, Babaolmak.com’a dönüp de bakmamışım. (bu arada meraklıları için tüm Twitter, Instagram hede höde sosyal ağlarda @fikirbaz ve @babaolmak kullanıcıları benim)

İkinci olarak da iPhone, (ve Instagram) fotografçılığımı ve Flickr hesabımın canına okumuş. Her şeyi anlık olarak o kadar fotograflamışım ki gerçek bir fotograf makinesi (aaah emektar Nikon D300 aaah o objektifleri, ekipman…aaaah) bir kenarda tozlanır olmuş.

Ne kadar çok, hızlı ve anlık tüketir oluyoruz her şeyi. Ve yeni nesiller bu alışkanlıklarla doğar büyürken nasıl da sudan çıkmış balık gibi hissediyoruz bazen. Çok şahane adapte oluyor olsak da nasıl da arada kalmış ve içindeki o rahatsızlıktan kurtulamaz bir kuşak haline gelmişiz.

Üstelik de benim şahane kılıfım da var. Sosyal medya yönetimi ve danışmanlığı gibi bir iş başlığı altında hayatını kazanıyor olmanın bir getirisi (ve götürüsü) bu eli telefonlu hali meşru kılmak olsa gerek.

Nerden başladım yazıya; nerden çıktım. Neyse; oldu bir kere.

Bir sonbahar daha. “Bek tu sukul” denen cinsten. Yaz rehavetini üzerimizden atmaya çalıştığımız şu günlerde sanırım biraz geri dönmeye çabalayacağım bloguma; yazmaya ve paylaşmaya.

Merhaba!

0 Comments

  1. fenerbahçe

    05 Kas 2012 at 22:27

    yazılarınızı bekliyoruz efenim.baba olmak,baba olmadan okumaya başladığım blog:)baba olunca da devam ederiz ins

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑