Nerdeyse 1 aydır beklediğimiz randevu günümüz sonunda geldi. 14.30’da doktorumuzda olacağız. 13 – 14 Hafta arası bir yerlerdeyiz (tam olarak 13 hafta 4 gün denilebilir), yani “Birinci Trimester” denen ilk üç aylık dönemi de tamamladık.

Fasulye artık, “tane fasulye” olmaktan çıkıp yaklaşık 7-8 santim’e ulaşmış olmalı (net ölçüyü doktordan sonra biliyor olacağız) ama “tane fasulye”nin yeşil uzun bir “taze fasulye” halini adlığını varsaymak zor değil.

Teorik olarak “taze fasulye”nin cinsiyeti de oluşmuş durumda. Sanırım 18-20 haftalık olduğunda ultrasonda gayet net anlaşılabiliyor cinsiyet ama çok daha öncesinde ultrasonda cinsiyetini göstermiş fasulyelerin hikayelerini duydum. (“Yiğidin malı meydanda olur” modeliyle bu haftalarda cinsiyet öğrenme ihtimalmiz de oldukça kuvvetli yani)

Dolayısıyla bugünkü doktor ziyaretimizin en önemli yanı; işte bu beklentimiz. 3-4 saat sonra “kız babası” veya “oğlan babası” gibi sıfatlara kavuşabilirim. Arkadaşlarım, “Tamam en önemlisi sağlıklı olması” diye başlayan cümlelerini “Tamam da senin içinden geçen, gönlünde yatan hangisi?” diye bitiriyorlar. Cevabım gerçekten klasik: “O kadar fark etmez ki!” Sonuçta; hayatımızda ilk kez, hiçbir şekilde reddemeyeceğimiz, sırt çeviremeceğimiz, vazgeçemeyeceğimiz, herşeyiyle kendi “mamül”ümüz olan “bir şey”imiz olacak. Atamayacağımız, unutamayacağımız, aklımızdan çıkaramayacağımız “tek şey”imiz…

Geçen gün hayallere dalmış trafikle cebelleşirken fark ettiğim şey, yalnız kaldığım anlarda zihnimi meşgul eden şeyler eskiden işle alakalıyken artık ciddi bir yüzdenin de bu “velet” meselesi olduğunu fark ettim. (“Aydım” da denilebilir) Ve yine son günlerde bir kaç kez hayalimde velede farlı farklı hitap ediverdiğimiz gördüm. Bazen, “oğlum” diye bahsediyorum, bazense “kızım”… İkisi de içimde farklı bir heyecan karıncalanması yaratıyor. Neyse… Bir kaç saat daha bekleyeceğiz artık. (Asıl bugün belli olmazsa bekleyiş çok daha heyecanlı sürecek orası kesin)