Aslında bu konuyla ilgili tecrübelerimizi günü gününe (mesela bir günlük gibi) paylaşmak oldukça faydalı olabilirmiş. Ama benim bunu fark etmem ancak tuvalet eğitimine başlayışımızın dördüncü haftasında oldu. :) Ve bu tuvalet eğitimi mevzu aslında hiç o kadar da dört hafta boyunca beklenilecek bir konu değil(miş). Tabii, kişiden kişiye değişebilir bir sorun bu. (Uzun zamandır yazmayınca, bu önemli konunun girişi de biraz garip oldu…) Geri sarayım ve konunun en başına geleyim…
Değişik kaynaklar der ki, tuvalet eğitimi konusu 2 yaş civarlarında başlayabilir, küçük insanın durumuna, mevzuya hazır oluşuna, anne babanın kendilerini hazır hissetmelerine göre 2-3 yaş arası bir yerde bu eğitimin yapılması uygundur. Biz de doktorumuzdan aynı şeyi duymuştuk. Öte yandan doktorumuz kıızımızı kastederek “hazır olduğunda o size belli edecektir” anlamına gelebilecek şekilde, kendisinin özgüveni gelişmiş, ne istediğini ve ne yaptığını bilen bir çocuk olduğunu ima etmişti. (Burada anahtar sanıyorum “zorlamama” “olayları kışına bırakma” olarak tanımlanabilir.
Biz de iki yaş civarı bir iki sözel denemenin dışında kendisinin çok üzerine gitmedik. Bakıcısı, Mine Teyze’si ufak tefek denemeler yapsa da -sadece tuvalete oturtmayı denemek şeklinde- “yoğun” bir “bezi bırakma” denemesine girişmedik. Üç önemli maddemiz vardı: emziği bırakma, bezi bırakma, odada yalnız başına uyuma (uyumaya ilk başlarken odada birinin onunla olmasını tercih ediyor kendisi) Bu üçlüden ilk tercihimiz emzik oldu ve yaklaşık 1-1,5 haftalık bir uğraşla emzikten kurtulduk (hepimiz)
Bezden kurtulmak içinse benim 5 aylık yokluğum esnasında “sözel hazırlıklar” “fikren ayrılığa alışma çalışmaları” yapılarak ısınma turları tamamlandı. Benim askerden dönüşümle birlikte ise, eşimle birlikte açıkçası çok net bir karar ve hazırlığımız olmamasına rağmen bir anda verilen ani bir kararla “bezi bıraktık”
Ani kararın sebebi, dönüşümün dördüncü gününde, bir perşembe akşamı, baba-kız banyonun ardınan sohbet ederken bir yandan da Z’nin bezini bağlarken kendisinin bana inanılmayacak “cool” bir şekilde “bunu neden bağlıyorsun?” diye sorması oldu. “E hep bağlıyoruz ya” cevabımın üzerine, “çıkart onu, ben kendim gidip tuvalete yapacağım cişimi” diyerek benim şaşkın bakışlarıma aldırmadan koşarak tuvalete gitmesi oldu. Bunun üzerine perşembe ve cumayı da bezli geçirip cumartesi sabahı aniden “bez bağlamamaya” başladık. (Hadi bakalım…)
Yazının çok uzayacakmış gibi görünmesine bakmayın, bezi bırakmamızın üstünden dört hafta geçmiş olsa da asıl hikaye ilk 3 günde gerçekleşti. Zor geçen ilk 3 günün ardından işler kolaylaşmaya başladı ve birinci haftanın sonunda nerdeyse tamamdı. İkinci hafta bittiğinde konu kapanmıştı. Ön hazırlık evresine çok önemli bir ekleme yapmak lazım, hiç beklemediğimiz kadar işe yarayan yöntem bir çocuk kitabı oldu: Bay Bay Bezim. Kitaplara, özellikle de yeni kitaplara meraklı olan kızımız bir hafta boyunca yeni kitabını okutup durdu bize ardından yukarda bahsettiğim şekilde artık “hazırdı” ve demin de dediğim gibi bir cumartesi sabahı aniden “bez bağlamamaya” başladık.
Bezi bırakmakla birlikte yepyeni bir kavram girdi hepimizin hayatına… Minicik minicik, rengarenk külotlar. Pembeli mavili, mickey’li, minnie’li külotlar, yanı sıra tercihan gece kullandığımız ii havlu kaplı, biraz daha kalın “alıştırma külotları” Aslına bakarsanız biraz da “resimli külot giyme sevdasına” bezi terketti küçük hanım. Kendinden 6 ay buyuk Ada’ya ufak geldiği için bize ulaşan külotlar ortaya çıkınca onları giyebilmek adına bezinden kurtuldu Z. Çok zorlu geçen ilk hafta sonumuzda sırf bu konuda biz de bir hata yaptık aslında. Eğer ki üstünü ıslatırsa yeni bir külot giymesi gerekeceğini açıklamış bulunduk. Bizim o an fark edemediğimiz şey, yeni ve renkli külotlarının hepsini giyebilmek için minik böceğin sürekli altını ıslatacağıydı… İlk 48 saatin sonunda yepyeni bir yönteme geçtik; eğer altını ıslatmazsa istediği zaman külodunu değiştirip diğer bir külodu güyebileceğini ilettik. Sonuç mucizeviydi. :) Bu arada büyük bir risk olsa da gece yatarken de bez bağlamadık; sadece ilk 4-5 gece gece yatarken daha kalın olan “alıştırma külotları”nı tercih ettik. İlk haftanın sonunda alıştırma külotları da tarihe karışmıştı.
Bu arada belli hususlara da özellikle dikkat ettik. Banyomuzda bir süredir demirbaş haline gelen lazımlık ve klozet adaptörü hep banyoda durdu, hala da banyo dışında lazımlık kullanılmıyor. Banyoda duran gazetelik/dergiliğe kendimizinkilerin yanı sıra kızımızın dergilerinden de koyduk. (Meraklı Minik – Tübitak Yayınları) (Kaldı ki kendisi çoğu zaman Penguen veya Uykusuz’u tercih ediyor lazımlık tepesinde) Lazımlıkta otururken ilk günlerde bizden kitap okumamızı istediğinde hiç kabul etmemezlik yapmadık. (Evet, banyoda bir de taburemiz var artık) Geceleri yatağa yattıktan sonra uyumamak için bahane ararken 25 dakika içinde dört kere çişim var dese de her seferinde onla birlikte tuvalete gittik, ilk günlerde uykusunu açmak için bir yöntem haline getirdiyse de bunu yavaş yavaş vazgeçti. (Ki inanılmaz bir şekilde azar azar da olsa her seferinde çiş yapıyordu) Çocuklar için paketlenmiş ıslak mendiller var buyuk marketlerde, plastik bir kutunun içinde bildiğin ıslak mendil ama “çocuklar için tuvalet mendili” diye pazarlanıyor; onlar da çok işe yaradı, onları kullanmak uğruna lazımlığını ve hatta klozeti kullanmaya başladı Z…
İlk 3-4 gün elimizde yer beziyle dolaşsak da (ve hatta 2.günün sonunda “konsepti anlayamadı bizim kız, vaz mı geçsek” diye umutsuzluğa kapılmış olsak da) birinci haftanın sonunda %95 çişi geldiğinde haber verir olmuştu. Ancak bir oyuna, televizyonda bir filme, mutfakta yemek yapılması yardım etmeye filan daldığında ve uğraştığı işi bırakmak istemeyip inat ettiğinde ufak kazalar oldu. İkinci hafta sonu arabamıza da yedek bir lazımlık koyarak dışarı bile çıkabilir olmuştuk. (Eve dönüşte çişi gelince kenara çektiğimiz arabada lazımlık kullanmak yerine eve kadar 15 dakika çişini tutup, dışarı çıktığımızda çok fazla sorun yaşamayacağımızın da haberini vermiş oldu bize. (Artık çantasında ıslak mendilin yanında “klozet örtüsü” de taşınıyor dışarı giderken. Bagajda da yedek kuvvet bir lazımlık her zaman var)
Artık gece yatarken ve sabah kalkar kalkmaz çiş yapılıyor. Gece uyanma alışkanlığı olmasa da herhangi bir sebeple uyanırsa bütün karşı çıkışına rağmen binbir atraksiyonla lazımlığına oturutuluyor ve depo boşaltılıyor. Sabahları aynı şekilde tersinden kalktığı günlerde inatla çişinin olmadığını iddia etse de değişik numaralarla tuvalete itmeye ikna ediyoruz ve mutlaka işe yarıyor. Böylelikle emzikten sonra ikinci (ve en büyük) ayrılıklardan biri de beklediğimizden çok da sorunsuz şekilde hallolmuş oldu… (Darısı gidip yatağında tek başına uyumaya başlamasının başına…)
Son olarak püf noktalarının üzerinden geçelim:
1) Üç dört ay boyunca ön hazırlık. Bizde “deadline” benim askerden dönüşümdü. “Babası dönünce Z de bezi bırakacak” vb…
2) Bay Bay Bezim‘deki, bezi bırakıp lazımlığa ve küloda geçen Ali’nin hikayesi çok işe yaradı. (Ali ana okuluna başlayabilmek için bezinden kurtuluyordu)
3) Renkli külotlar tartışmasız çok yardımcı oldu. Sadece kızlar için değil, erkekler için de önünde arabalar, iş makinaları filan olan modeller mevcut
4) Alıştırma kültlarını atlamamak lazım. (İlk hafta sonu 3 alıştırma külodunu sürekliyıkayıp kaloriferin üzerinde kurutuyorduk)
5) Önerim gündüz bezi bırakıp gece bez bağlayarak değil, bir seferde tam olarak bırakmak. (Varsın yatak 2-3 kez ıslansın, gördüğüm duyduğum gece bez bağlamaya deam edilince bırakma sürecinin aylarca hatta yıllarca uzayabildiği)
6) Azim ve pes etmemek belki de en önemli tavsiyelerden biri.
7) Ceza değil elbette ama minik ödüllerin işe yaradığı tartışmasız bir gerçek.
Bu arada, az daha atlıyordum. Banyomuzun kapısına kocaman bir resim yaptık. Bir portakal ağacı ve gökyüzünde onlarca yıldız. Başarıyla yapılan her çişten sonra yıldız, kakadan sonra da portakal boyuyorduk. Bu da çok işe yaradı… (Askerliğin son günlerindeki elma ağaçlı geri sayım takvimimizve ulaştığı başarı fikir verdi açıkçası)
Babaolmak.com’un en uzun yazılarından biri oldu. Daha fazla uzatmayayım. Bu süreci başarıyla tamamlayan ebeveynlere geçmiiş olsun, yolun başında olanlara da “kolay gelsin” diyeyim; sabredin, pes etmeyin; sonu buyuk ferahlık ve bebeğiniz bir anda çocuk oluverecek….
24 Şub 2010 at 21:45
yine süpersin başkada bişey demiyorum.
25 Şub 2010 at 04:59
zeynep'e de size de tebrikler.
ben de sizin tersinize, esimin bir is icin evden 2 ay uzak kalacagi donemi sectim. bizim kiz 2 yas 1 aylikti. aslinda o hazirdi ama ben degildim. bence annebabalarin hazirligi cocugunki kadar onemli:) o daha once sinyalleri vermisti, ama ben tatilleri, uzun ucak yolculuklarini bahane edip erteledim. sonunda eh be yeter diyerek beze bagimliligimi azaltmak icin icinde 3-4 tane kalmis olan paketi dolaba kaldirdim ve gece de dahil hic kullanmadim. sizin gibi 2. ve 3. gun kaderime lanet ettim, ama 3. gunun sonunda olay cozuldu.
denemeyi dusunup de icindeki "aman dur deli misin rahatini bozma" diyen sese kulak verenler, korkmayin. evet, an geliyor, "dunyaya b.. temizlemeye mi geldim ben" seklinde isyan etmek kacinilmaz oluyor. ama bir insanoglunun 2 yillik -dogdugundan beri de diyebiliriz- aliskanligini degistirdiginizi de unutmayin. hangimiz 2 yil boyunca gunde 5-10 kere yaptigimiz bir seyi 3 gunde birakiyoruz? (sigara diyen cikabilir, kullanmadim, bilemem, istisna diyelim ona)
neyse, aferin zeynep'e, yarisi da size!
25 Şub 2010 at 07:09
yine çok eğitici bir yazı olmuş teşekkürler
25 Şub 2010 at 07:27
Özgür çok güzel bir yazı yazmışsın yine, kutlarım. Bize daha çok zaman var ama zamanı geldiğinde tekrar okuyacağım bu yazını. Banyonun kapısına resim yapma fikri harika..
25 Şub 2010 at 07:36
mrh, yazınız uzun olmamış aksine her detayın üzerinde durmuşsunuz, benim de 8 aylık bir oğlum var ve bu süreçten geçeceğim, deneyimleriniz çok faydalı olacak, daha önce de bu süreçte anne babaların istikrarlı olmaları gerektiğinin önemini okumuştum, özellikle banyonun kapısına çizdikleriniz çok hoşuma gitti , gerçekten akıllıca,
paylaşımınız için teşekkür ederm
25 Şub 2010 at 10:19
Penguen ve uykusuz bizim ufakligin da favorileri. Ozellikle de "Firat". Rahat bir gecis donemi atlatmissiniz. Hastalik donemlerinde kazalar artabiliyor yine de.
25 Şub 2010 at 12:18
Biz de 1 ay sonra tuvalet eğitimine başlayacağız (2 yaş 1 aylık olacak) Bu 1 aylık süre de benim kendimi hazır hissetmemle ilgili bir süre, çünkü oğlum hazır olduğuna dair ipuçlarını çoktan vermişti ama ben kendimi hiç hazır hissetmiyordum!! yazı çok faydalı gerçekten, bay bay bezim adlı kitabı hemen sipariş verdim, yarın elimde olacak, teşekkürler bilgi için. umarım biz de kazasız belasız halledebiliriz…
12 Mar 2010 at 14:26
Ben dışarıya çıkarken kullanmak üzere potette adıyla satılan katlanabilir, kolay taşınan ve kendi torbaları olan bir ürünü tavsiye edeceğim. Dağda, kırda, bayırda ve hatta sokak ortasında bile acayip işe yarayan çok faideli bir ürün. Bu süreci yaşayan her ebeveynin çantasında olması gerekiyor bence. Bay Bay Bezim kitabı maalesef kızımı biraz 'baydı'. Şöyle esaslı bir "piisi" resmi olsaydı içinde defalarca okunmuş olurdu,o ayrı:)) Alıştırma külotlarından yürürken hışır hışır ses çıkardığı için nefret etti ve giymedi. Yazınız hiç uzun değil, üstelik çok faideli. Tşk.ler…
ç.
06 Haz 2010 at 07:39
bizim kızımız baya büyüdü 33 aylık.tembellikten mi yoksa kızım hazır değil mi diye bu zamana kadar bekledik.dün yazınızı okudum hevesle başlayalım dedik.gece ağladı bez istiyorum diye güzdüz lazımlığına gitti .2 kere altına kaçırdı ama yatmadan önce lazımlığa gitmek istemiyorum diye bastı yaygarayı yaygara esnasında da yaptı yapacağını:)zorlamak istemedim bezi bağladım.bundan sonra ne yapabilirim?
13 Tem 2011 at 21:20
merhaba yazınızı okudum ve inanın içinden çok şey aldım kızım Lina 2.5 yaşında dün başladık tuvalet eğitimine tam yapmaya başladığı zaman söylüyor ve ben lazımlığa götürene kadar bitirmiş oluyor tuvaletin varmı diye sorduğumda bazen var diyor gidiyoruz yapmıyor daha uzun oturabilmesi için şarkılar söylüyorum sayı sayıyoruz ama yapmıyor şimdiye kadar 3 kere lazımlığa yaptı umarım günler geçtikçe daha iyi sonuçlar alırız.yazınızı çok beğendim çok teşekkür ederim tuvalet eğitimi veren herkeze sabır diliyorum
19 Eki 2011 at 01:40
böyle bir yazının altına bu yorum tuhaf kaçacaktır eminim ama merak işte :)
zeynepçiğin babası böyle detaylı ve güzel bir günlük tutuyorsa,anneciği neler yapmıyordur kimbilir!
yoksa böyle bi babası varken sırtını ona mı dayadı vakti zamanında ?:)
16 Şub 2012 at 16:26
Yazınızı ilgiyle okudum. Bir annenin bunları yazmasına alışkınız da, baba olarak not ettikleriniz çok hoşuma gitti :-) Benim oğlumda 2.5 yaşında. Bu kitaptan aylar önce almıştık, o resimli alıştırma külotlarından da. Lazımlığa da keyifle oturuyor. Ama biz hala cesaret edip de bırakamadık. Yaz gelsin diye bekliyoruz. Bu kitap da pek ilgisini çekmedi. Bakalım yam başladığımızda belki daha çok hoşuna gider.
09 Şub 2013 at 00:35
Cok tesekkur ederim.cok ise yaradi,bay bay bezimi okumak ve gece de bez baglamamak.sanirim bu yuzden cok kolay oldu.3.gunden beri sabah kuru kalkiyor ve sadece 2kez kazamiz oldu.bugun 9.gun.ve 2,5yasinda ve hazir olmasi da onemliydi.sevgiler