Şöyle bir bakıyorum da ne zamandır blog tanıtmamışım… Tanıttıklarım da malum hem anne blogları ya da çocuk temalı bloglar… Kişisel blog tanıtmayı atlamışım uzun zamandır. Ki bu aralar yeni yeni takip ettiğim üç dört tane güzel blog var… Bir yerinden başlasam da tanıtsam derken; çok çok şahane bir yazıyla başlayabileceğimi gördüm…

Buralar Eskiden Dutluktu… Kişisel bir blog… Daha yakın zamanda çok şahane bir babalar günü yazısıyla beni fethetmiş bir blog… Çok uzatmama nasıl olsa gerek yok… Bir kuble yazı paylaşayım, devamını da siz tıklayıp okuyun….

1 ile 5 yaş arasındaki neredeyse tüm anılarım babama dair… Tüm çocuk kahkahalarımın, tüm hayranlıklarımın, tüm oyunlarımın içinde babam var. Neden bu anıların çoğunluğunda babamın olduğu bu yazının konusu değil, ancak babamın benim için ne anlama geldiği tam da bu yazının konusu…

Babama dair ilk duygum/düşüncem onun kudretli, harikulade bir büyücü olduğu… İnsan üstü güçleri olan bu baba her gece yatağımın baş ucuna gelip, havadan uçup gelerek ustalıkla ağzıma giren küçük bir parça çikolatanın ardındaki esrarengiz güçtü. Her gece usanmadan sorardım, “yaaa babacım, sen mi atıyorsun çikolatayı”, o da “ben değil büyücü atıyor” diye cevap verince hiç sorgulamadan inanırdım. Biraz büyüyüp 4-5 yaşına geldiğimde, sıkı bir saklambaç oyununa sardırmıştık beraber. Saatler süren ve babamın asla oynamaktan sıkılmadığı oyunda, babam saklanınca, bir türlü onu bulamayıp nerede saklandığını sorduğumda beni çekmeceye saklandığına inandırmıştı. Sıra bana geldiğinde kendimi çekmeceye sokmaya çalışırken bulurdum. Giremediğimde ise kendi kendime cevabım hazırdı… Babam büyücüydü, tabi ki herşeyi yapabilirdi, benim yapamamam normaldi…

Babalar ve Kızları’nın tamamını okumak için buyrun tıklayın…